Tarımsal üretim için bir yerden bir yere göç eden ve sezon bitimi evlerine geri dönen işçiler için mevsimlik göçmen tarım işçisi kavramı kullanılmaktadır. Dünya Çalışma Örgütü’nün 2007’de yayımladığı raporda; sürdürdürülebilir tarımsal üretimin kalbi olarak tanımlanan mevsimlik tarım işçilerinin, dünyada 1,1 milyar tarım iş gücünün yaklaşık 450 milyonunu oluşturduğuna dikkat çekilmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'nun Temmuz - 2013 istatistiklerine göre ise 26 milyon kişi olarak istihdam edilen iş gücünün yüzde 25’ini tarım iş gücü oluşturmaktadır. 6,5 milyon tarım iş gücünün de yarıya yakın kısmını mevsimlik tarım işçilerinin oluşturduğu tahmin edilmektedir. Dünyada ve ülkemizde bu işgücünün içerisinde kadınlar ve çocuklar önemli bir bölümü oluşturmakta ve de kadınların dağılımda ağırlığı artmaya devam etmektedir. Bu işçiler genellikle kırsal alanda yaşayan, eğitim olanaklarından yeterince yararlanamamış, kalmış, nitelikli mesleki eğitimi ve donanımı olmayan yoksul kimselerdir.
Genellikle işleyecek toprağı bulunmayan, yetersiz toprağa sahip olan ya da çeşitli nedenlerle bu toprakları işleyemeyen aileler, tarımsal işgücü talebi yoğun olan yerleregiderek, gezici veya geçici olarak çalışmaktadırlar. Tarım işlerinin özelliği gereği mevsimsel iklim koşulları, teknoloji kullanım düzeyi gibi unsurların yanı sıraülkenin içinde bulunduğu ekonomik konjonktür hareketleri de mevsimlik gezici tarım işçilerinin sayılarında değişikliğe yol açabilmektedir.
Mevsimlik gezici tarım işçiliği dünyanın hemen her ülkesinde bulunan, yüzlerce yıldır olagelen bir işçilik biçimidir. Bazen de bu işçiler, çaresizlikten, olağanüstü koşullardan (göç, afet, çatışma, ayrımcılık, siyasal düzenin bozulması), siyasal sorunlardan veya devletin zorlamasından dolayı bu sürece katılmakta, sürekli yaşadığı yerleri belirli süreyle terk ederek, başkalarının arazisinde bitkisel üretim, hayvancılık, ormancılık, balıkçılık üretim süreçlerine katılmaktadırlar.
Dünyada mevsimlik tarım işçilerinin %60’ından fazlasının yoksulluk sınırının altında yaşadığı, en az %80’inin sosyal güvencesinin bulunmadığı ve %70’nin tarlalarda çocuklarıyla birlikte çalıştıkları çeşitli çalışmalarda ortaya konulmuştur.
Mevsimlik tarım işçileri genel olarak politika belirleyiciler, karar vericiler, kamu ve sivil toplum örgütleri yanı sıra, bilim insanları ve araştırma kurumları açısından da ‘görünmeyenler ve duyulmayanlar’ olarak görülmektedirler. Küreselleşme ve yapısal uyum süreçleri kapsamında pazarlama politikalrının daha düşük ücretle üretimi getirdiği, bu durumun düşük ücretli tarım işgücüne neden olduğu, düşük ücretin ise yoksulluğa neden olduğu bilinmektedir. Zorlu çalışma koşulları, yoksulluk ve göç hareketleri de hastalıkların görülme sıklığını arttırmakta ve hizmete erişimi de engelleyerek sağlıkta eşitsizliklere yol açmaktadır.
Bitkisel üretim sürecinde yer alan mevsimlik gezici tarım işçilerinin ve onların ailelerinin yaşadığı temel sorunlar; güvenli ulaşım sorunları, işçilik yaptıkları yerde barınma, temiz su ve altyapı ihtiyaçları, çalıştıkları bahçe ve tarlalarda iş güvenliği ve sağlığı sorunları ve kamu hizmetlerine erişim şeklinde sıralanmaktadır.
Gezici tarım işçilerinin barınma ve yaşama koşulları göz önüne alındığında , barınma yerleri ve çevrelerinde, tuvalet, banyo ve çamaşır yıkama yerlerinin bulunmaması temizlik ve sağlık açısından sakıncalar yaratmaktadır. Bu koşullarda artan çevre kirliliği de bulaşıcı hastalıkların yayılmasına yol açmaktadır.
Ayrıca, tarımda teknolojik gelişmelere paralel olarak çeşitli mücadele ilaçlarının kullanılması da iş kazalarına (zehirlenme, yanık vb) ve birçok mesleki hastalığının (kansızlık, kronik zehirlenme, kanser vb) ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bütün bu olumsuz koşullar mevsimlik tarım işçisi olarak çalışanların yaşam biçimlerini çeşitli boyutlarda etkilemektedir.
Tarım işçisi ailelerin kapsamlı ve ulaşılabilir sağlık hizmetine ihtiyaçları fazla iken, kentsel alanların dışında tarlalarda yaşamaları, sık yer değiştirmeler, sağlık güvencelerinin olmayışı, sağlıklarını koruma bilgilerinin olmayışı ve özellikle kadınların okur yazar olmayışları ve dil farklılığına bağlı iletişim sorunları nedeniyle hizmete erişememektedirler.
Bu ihtiyaçlardan biri de bu grupların üreme sağlığı alanında ( güvenli annelik, hijyen, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, riskli gebelik, erken evlilik, cinsel şiddet, istismar, istenmeyen gebeliklerin önlenmesi vb.) yeterince karşılanamayan ihtiyaçlarıdır. Özellikle bu grupta yer alan genç insanlar için riskler ve karşılanmamış ihtiyaçlar daha fazla öne çıkmaktadır.
Tarım işçisi kadınlar doğum öncesi ve sonrası bakım alamamakta, istemsiz düşükler, ölü doğumlar, aşırı doğurganlık, adölesan gebelikler ve gebelikle ilişkili sağlık sorunları açısından önemli risk grubudur. Bir araştırmada kadınların hastalıklarını çadırda kendi kendilerine tedavi etmeye çalıştıkları ve çalışmayınca para kazanamayacaklarından dolayı işi bırakıp hastalık nedeniyle sağlık kurumlarına gidemeyeceklerini bildirmişlerdir.
Mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşullarını ve yaşam kalitelerinin iyileştirmek üzere yapılabilecek temel çalışmalar ve müdahaleler şöyle sıralanabilir:
> Tarımda çalışanların durumunu belirlemek üzere, ulusal düzeyde veri tabanı hazırlanmalı ve ülkemize özgü risk faktörleri, kaza ve hastalıkların izlenmesini içeren bildirim sistemi kurulmalıdır.
> Meslek hastalıklarının önlenmesi için çevresel riskler kontrol altına alınmalı ve koruyucu ekipman kullanımı üretimi ve kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.
> Tarımsal ilaçlamada, çevre, insan ve çalışan sağlığını tehdit eden unsurların ortadan kaldırılması için üreticiler, satıcılar, çiftçiler ve işçileri kapsayan ortak müdahaleler geliştirilmelidir.
> Mevsimlik tarım işçileri bölgesel eşitsizlikleri ortaya çıkaran en dezavantajlı gruptur. Bu nedenle kadın, çocuk ve gençlik sağlığına yönelik özel proje, program ve uygulama modülleri hayat geçirilmelidir.
> Tarımda çalışanların yaşam şartlarının iyileştirilmesi için, öncelikle temiz-içme kullanma suyu, atıkların yok edilmesi başta olmak üzere çalışma ortamlarının iyileştirilmesine yönelik projeler kurumsal hale getirilmeli ve kırsal alanlara hizmet çerçevesinde, işverenin sorumluluğunu esas alan yasal düzenlemeler yapılmalı, düzenli ve etkili izleme, değerlendirme ve denetleme sistemleri kurulmalıdır.
> Tarım iş kolunda kazaların önlenmesi amacıyla, tarım aletlerinin güvenli hale getirilmesi için gerekli mühendislik önlemlerinin alınması ve eğitim çalışmalarının kurumsallaşarak yaygınlaştırılması gerekmektedir.
> Göçebe mevsimlik tarım işçileri, çalışma hayatı kapsamında; mevcut sosyal güvenlik sistemlerine entegre edilmeli, yarıcı ve elçilerin kayıt altına alınması sağlanmalı, tarım alanlarına güvenli ulaşımları sağlanmalı ve erişilebilir sağlık hizmeti modeli geliştirilmelidir.
> Tarım iş koluna ilişkin iş sağlığı ve iş güvenliği öğeleriyle ilgili konular ilgili fakültelerin (sağlık, ziraat, mühendislik, veterinerlik, kimya vb.) lisans ve lisans üstü programlarına entegre edilmelidir.
> Tarımsal üretimin yaygın olduğu bölgeler için, ihtiyaç analizlerine dayalı olarak Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulları bünyesinde Tarım Sağlığı ve Güvenliği Teknikerliği programları açılmalıdır.
> Ülke genelinde tarım işgücünün yoğun olduğu illerde, birinci basamak sağlık hizmeti sunucularına yönelik ‘Tarım Sağlığı ve Güvenliği’ hizmetiçi eğitim modülü geliştirilerek düzenli olarak uygulanmalıdır.